Günümüzde en çok kullandığımız sözcüklerden biri “kalıtım”,en ilgi çeken bilim dallarından biri de “genetik”.Canlıların özelliklerinin kalıtsal olduğundan yola çıkan bu kavramlara bakarak, şehirlerin de onu var eden canlıların yarattığı bir kalıtsal özelliği , bir genetiği olduğu yadsınmamalıdır.
2500 yıl önce Urla’daki Klazomenai İyon Antik kentinde bulunan zeytinyağı işleği de İzmir’in genetik kodlarından,kalıtsal özelliklerinden biridir.Gerek toprakların verimliliği ,gerekse iklimsel özellikleri sonucunda ortaya çıkan bu üretim,yıllar boyunca günlük yaşamın ve beslenmenin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.
Ünlü tarihçi Heredot “Yeryüzünün bilinen en güzel gökyüzü altında kurulmuş bir coğrafya”diye söz eder bu topraklardan.Roma Uygarlığı yemeği buraları da kapsayan alanlarda sanat haline getirmiş,yedirip içiren Tantalos Efsanesi Bayraklı’dan geçmiş ve son olarak İzmir mutfağı Osmanlı döneminde saray mutfağının baş köşesine yerleşmiştir.Zaman içinde unutulmaya yüz tutan “İzmir Mutfağı” şimdilerde yine eski pırıltılı günlerine dönüş hazırlığında…
Biz de Tepekule Kongre Merkezinde 5 yıl önce işletmeye açtığımız A7 Şehir Kulübünde menümüzü ve konseptimizi tamamen İzmir mutfağı olarak belirledik.Fast food ve abur cuburun çocuklar üzerindeki olumsuz etkisini gözlemleyerek 2011 yılında ilköğretim okulları düzeyinde “SAĞLIKLI BESLENMEYİ ÖĞREN ,ÖĞRET…” etkinliğine başladık.Bu kapsamda seçtiğimiz 4 ilköğretim okulu öğrencilerini mutfağımıza konuk ettik.26 Ocak 2011 de Bayraklı Talatpaşa İ.Ö Okulu ile başlayan etkinlik 24 Mart’ta Basmane Şehit Fethi Bey İ.Ö Okulu,26 Nisan 2011 de Ekin Koleji ile devam edip 26 Mayıs 2011 de Bornova Merkez İ.Ö. Okulu ile tamamlandı.
Etkinlikler E.Ü.Tıp Fakültesi Diyabet bölümünden ve aynı zamanda TDD İzmir Şubesi Başkanı Fügen Bayraktar’ın sunumu ile başladı.Bayraktar gençlere sağlıklı beslenmenin formülleri ve faydaları hakkında değerli bilgiler verdi.Daha sonra hep birlikte fast food un zararlarını anlatan “Super Size Me” adlı filmden görüntüler izlendi.
Son bölümde ise beraberce yemekler yapıldı ve hep birlikte yenildi.Yapılan yemeklere gelince:zeytinyağlı cibes haşlama,karışık yeşilliklerden bahçe salatası,asma yaprağında sardalya,anne köftesi,domates soslu sebzeli makarna,sütlaç,dondurmalı sütlü kadayıf…
Bizim amacımız bu genetik yapının,bu büyük hazinenin küçük yaşlardan itibaren çocuklara anlatılması,ileriki kuşaklara aktarılmasının sağlanması.
Son olarak sizlere Ege’den bir de tarifimiz var.Meşhur zeytinyağlı kabak çiçeği dolması. Yılda üç ay ortalarda görünüp (Nisan-Haziran) dokuz ay kendini özleten,günün sadece belli saatlerinde kendini açacak kadar utangaç,o kadar da lezzetli bir dolma..
Kabak Çiçeği Dolması
Malzeme (4 kişilik)
36 kabak çiçeği
300 gr (1,5 su bardağı) pirinç
2 ortaboy soğan
1 demet maydonoz
1 demet nane
2 orta boy domates rendesi
1 tatlı kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber
1 yemek kaşığı biber salçası
½ su bardağı zeytinyağı
1 bardak su
Pirinci ılık suda ıslatınız.
Kuru soğanları ince ince doğrayınız.
Soğanları tuzla ovunuz.
Daha sonra yeşillikleri de ince ince doğrayıp diğer malzemelerin hepsini bir kaba koyup karıştırınız.
Kabak çiçeklerini yıkadıktan sonra karıştırdığınız malzemelerle içini doldurunuz.
Fazla derin olmayan bir tencereye ya da derin bir tepsiye diziniz.
Üstüne suyunu ilave edip kısık ateşte 15 dk pişiriniz.
Daha sonra altını kapatıp soğumaya bırakınız.Servis sırasında üzerine bir yemek kaşığı zeytinyağı gezdiriniz.
ŞEF : BİNALİ YILMAZ